Dogru_Yol

Üye
  • İçerik sayısı

    1.928
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    20

Dogru_Yol kullanıcısının paylaşımları

  1. Down Sendromu Paneli

    ANADOLU DOWN SENDROMU DERNEĞİ ALİAĞA DA DOWN SENDROMUNU ANLATTI ALİAĞA LİONS KULÜBÜ" NÜN DÜZENLEDİĞİ PANELDE ENGELLİ BİREY AİLELERİNE BİLGİLER VERİLDİ. İzmir"in Aliağa İlçesinde Aliağa Lions Kulübü tarafından düzenlenen Panel de Down Sendromu anlatıldı. Engelli bireyleri olan ailelerin engelli bireylerine nasıl yaklaşmaları gerektiği ve nelere dikkat etmeleri gerektiği konuları hakkında bilgi verilen panele konuşmacı olarak Anadolu Down Sendromu Derneği"nden Dr. Mustafa Erdek, Uzman Dr. Şebnem Tamcı, Down Sendromlu birey annesi Mimar Devrim Akgünlü, Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu"ndan Dr. Hatice Yıldırım Sarı katıldı. DR. MUSTAFA ERDEK “ TÜRKİYE DE ENGELLİLER PARTİ KURSA İKTİDAR OLABİLİR.” Anadolu Down Sendromu Derneği kurucularından ve Down Sendromlu birey babası Dr. Mustafa Erdek panele katılımız az olmasını eleştirerek “ Bu salonun az olması beni üzdü. Engelli vatandaşlarımız Türkiye de azımsanmayacak ölçüde. Eğer parti kursalar Türkiye de iktidar olabilir. Bir araya gelmek zorundayız. Örgütlenmek zorundayız. Güçlü olmak istiyorsak bir araya gelebilmeliyiz. Engelli bireylere sahip herkes ve her Aile de aslında engelli insanlardır. Bu bizim hayatımız. İster iyi sonlansın ister kötü sonlansın bu bizim hayatımız.” Diye konuştu. Türkiye de her 600-700 canlı doğumda bir down sendromlu bebek dünyaya geldiğini ifade eden Dr.Mustafa Erdek “ Yılda 2500-3000 ve günde 10 bebek down sendromlu olarak dünyaya gelmektedir. Down sendromu kromozom fazlalığı sonucu oluşan genetik bir oluşumdur. Etkilenen bireylerde zihinsel engele neden olur. Down sendromunun sebebi, doğan çocuklarda 1 fazla kromozomun olmasıdır. Anne de ve baba da 23 kromozom vardır. Bunların toplamı 46 kromozomdur ve çocuklarında da böyle olmalıdır. Ama henüz sebebi açıklanamayan bir şekilde 1 kromozom fazla olarak çocuklar 47 kromozom ile dünyaya geliyorlar ve buna da down sendromu diyoruz. Down sendromu olan her çocukta 46 değil 47 kromozom vardır. Gözlerinde ki çekiklik en belirgin özelliğidir. Çoğu okula gidebilir ve eğitim alabilir. Müzikten çok hoşlanırlar ve bisiklete binebilirler. Bu bireylerde zihinsel engel dışında bazı fiziksel hastalıklarda görülebilir ve bunların başında da kalp hastalıkları gelir.” Dedi. Dr Mustafa Erdek anne yaşının 35"in üzerinde olması ve babaların da 50 yaş üzerinde olmalarının down sendromlu bebek olma riskini artırdığını sözlerine ekledi. DR HATİCE YILDIRIM SARI “ YEREL VE GENEL YÖNETİMLER ENGELLİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPMALI” Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu"ndan Dr. Hatice Yıldırım Sarı da Türkiye de engellilere yönelik çalışmaların istenilen düzeyde olmadığını belirterek “ Hem yerel hem de genel yönetimler engellilere yönelik çalışmalar yapmak zorundadır. Kanunen de bu engellilere tanınmış yasal haktır. Türkiye de durum pek parlak olmasa da iyiye doğru bir gidişin olduğunu görmekteyiz. Ailelere yapılan engelli birey bakım yardımları, istihdama yönelik atılan adımlar güzel gelişmeler. 2010 yılı içerisindeyiz ve bu yapılanlar aslında daha öncelerden yapılmalıydı. Engelli bireylere mensup aileler hizmet almak için arayışlara girmemeli tam tersine hizmet bu ailelerin ayağına gitmeli.” Dedi. DR. ŞEBNEM TAMCI “ DÜNYA DA Kİ MELEĞİNİZİ HERKES PAYLAŞSIN.” Down sendromu olan bireylerin ailelerine ve tüm engelli ailelerine çağrıda bulunan ve çocuklarını asla gizlememeleri tavsiyesinde bulunan Anadolu Down Sendromu Derneği"nden Uzman Dr. Şebnem Tamcı da “ Bebeğinizi asla gizlemeyin. Bırakın çevrenizdeki insanlarda bu dünya da ki meleğinizi paylaşsınlar. Yakınlarınızı ve dostlarınızı kendinizden uzaklaştırmayın. Sosyal etkinliklerinize devam edin. Down sendromu konusunda doğru bilgiler edinin ve deneyimli insanlar ve benzer aileler ile konuşun. Down sendromunun tek tedavisi erken başlanan eğitimdir.” Şeklinde konuştu. DEVRİM AKGÜNLÜ “ PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR.” Down sendromlu birey annesi ve Anadolu Down Sendromu Derneği Kurucularından Mimar Devrim Akgünlü de engelli bireylere sahip ailelerin psikolojik destek görmelerinin gerektiğini ifade ederek “ Benim Down sendromlu bir çocuğum var. Allahın bir emaneti olduğunu biliyorum ve sağlıklı bir anne olmak zorundayım. Sağlıklı olmak zorundayım çünkü çocuğuma sağlıklı bir eğitim ve hizmet verebilmem için önce benim sağlıklı olmam gerekiyor. Engelli bireylere sahip ailelerde bu bilinç doğrultusunda hareket etmeli. Hayatı yaşarken bizler de engelliyiz. Bilimsel olarak gelişmeleri takip etmeli sosyal hayattan kopmamalıyız. “ diye konuştu. YİĞİT BAĞDER “ SİZLER İÇİN NE GEREKİYORSA YAPMAYA HAZIRIZ” Aliağa Lions Kulübü Başkanı Yiğit Bağder de panelde anlatılanlardan çok etkilendiğini ifade ederek engelli ailelerin bilinçlenmesi ve sorunlarına daha iyi eğilebilmeleri için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını ifade ederek “ Bu tür eğitici programlarımıza devam edeceğiz. Toplumumuzda engellilerimize karşı bilincin artırılması için hepimizin üzerine vazifeler düşmektedir. İlerleyen günlerde de çeşitli adlar altında yine engellilerimize ve ailelerine yönelik eğitim faaliyetlerimiz devam edecek. Lütfen sizlerde çevrenizdeki ailelere ve insanlara bunları anlatın ve daha sonraki programlarımız daha kalabalık ve daha verimli olsun.” Dedi. Panelde konuşmacılar sine vizyon eşliğinde down sendromlu bireylerin beslenmesinden eğitimine, sosyal hayatlarından tüm engelli bireylerin ve ailelerin kanuni haklarına kadar geniş bir yelpazede bilgiler verildi. Panele katılımın az olduğunu dile getiren Dr. Mustafa Erdek Türkiye de engelli sayısının azımsanmayacak ölçüde olduğunu ifade ederek “Engelli vatandaşlarımız Türkiye de azımsanmayacak ölçüde. Eğer parti kursalar Türkiye de iktidar olabilir. Bir araya gelmek zorundayız. Örgütlenmek zorundayız. Güçlü olmak istiyorsak bir araya gelebilmeliyiz. İster iyi sonlansın ister kötü sonlansın bu bizim hayatımız.” Dedi. Aliağa Lions Kulübü Başkanı Mühendis Yiğit Bağder Down sendromu kromozom fazlalığı sonucu oluşan genetik bir oluşumdur. Etkilenen bireylerde zihinsel engele neden olur. Down sendromunun sebebi, doğan çocuklarda 1 fazla kromozomun olmasıdır. Anne de ve baba da 23 kromozom vardır. Bunların toplamı 46 kromozomdur ve çocuklarında da böyle olmalıdır, ama henüz sebebi açıklanamayan bir şekilde 1 kromozom fazla olarak çocuklar 47 kromozom ile dünyaya geliyorlar ve buna da down sendromu deniliyor. Down sendromu olan her çocukta 46 değil 47 kromozom vardır. Gözlerinde ki çekiklik en belirgin özelliğidir.
  2. Özgür Camcı Başkan Oldu

    Akşehir’deki engellilerin sorunlarını ve ihtiyaçlarını belirlemede önemli ölçüde destek olacak olan Akşehir Kent Konseyi Engelliler Meclisi oluşturuldu. Çağrılı grupların tamamına yakının katılığı toplantıda Kent Konseyi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kadir Öztaş’ın ‘Akşehir Engelliler Meclisi Yönergesi’ hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Kent Konseyi Başkanı Kadir Öztaş başkanlığında gerçekleştirilen seçimlerde Akşehir Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanlığına Özgür Camcı seçilirken yürütme kuruluna şu isimler seçildi: Kadri Duran, M. Selçuk Kılıç, Şahide Bolat, Leyla Kavuk, Fatih Kanat, Ali Özkul ve Şahende Sağlam. Kent Konseyi Engelliler Meclisi; sağlık, eğitim, kültür, sanat, mimari ve ulaşım hizmetleri konularında oluşturacakları çalışma gurupları ile Akşehir’de bulunan engelli vatandaşların sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm arayacak.
  3. Türkiye'de Bir İlk

    Engelli çocuğa sahip ailelerin sosyal yaşama katılamadığı gerçeğinden yola çıkılarak, ebeveynlerin kendilerine de zaman ayırabilmesi amacıyla "Türkiye'nin ilk" engelli akşam bakım merkezi İzmir'de hizmet veriyor. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) desteğiyle Narlıdere Belediyesi ile Narlıdere Zihinsel Özürlüleri Koruma ve Destekleme Derneği tarafından, "Nar Taneleri Engelli Aktivite ve Akşam Bakım Merkezi Projesi" başlatıldı. Proje kapsamında açılan merkez, engelli çocukların gün sonuna kadar bakımını yürüterek, ailelerine "özgür zaman" yaratıyor. Gündüz resim, müzik, tiyatro, internet, takı tasarımı, el sanatlar ı gibi aktiviteler sunan merkez, Cuma ve Cumartesi günleri 20 çocuğa saat 24.00'e kadar ücretsiz bakım hizmeti veriyor. Merkezde Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu son sınıf öğrencileriyle onlardan eğitim alan gönüllü bakıcı anneler görev alıyor. Aynı zamanda engelli bireylerle, engelsiz bireylerin kaynaşması için aktiviteler gerçekleştiriliyor. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, yaklaşık 4 yıl önce engelliler merkezi açtıklarını, bu merkezde engelli çocukların sorunlarını gözlemlerken ailelerini de yaşadığı sıkınt ılara şahit olduklarını belirtti. Ailelerin, çocuklarını topluma kazandırmak ve bakımı i çin büyük çabalar sarf ettiğini izlediklerini anlatan Batur, şöyle devam etti: "Ancak, engellilere yardım için çabalarken, ailelerinin de engelli hale geldiğini gördük. Herhangi bir sosyal faaliyete katılamıyorlardı, çünkü anne babadan birinin mutlaka çocuğun yanında kalması gerekiyordu. Engelli merkezlerinde, çocuklar gündüz bakımlarının ardından eve gidiyor. Dolayısıyla aileler akşamları istedikleri programı gerçekleştiremiyor. Sivil toplum, merkezi yönetim ve yerel yönetim el ele vererek ortaya bir proje çıkardık. Amacımız özellikle sosyal yaşantıdan kopma noktasına gelen, sosyal yaşantıyla alakası kalmayan ailelere soluk aldırmak, onları toplumla barıştırmak. Bu daha huzurlu toplum, veli yaratacaktır. Şimdiye kadar tepkiler çok iyi. Talepler fazlalaştıkça projeyi geliştirmek istiyoruz." Proje Koordinatörü Psikolojik Danışman Besim Toker de 2006 yılından bu yana Narlıdere'deki merkezde engellilere eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal destek verdiklerini hatırlatarak, bunu yaparken ailelerin sosyal yaşama katılmaktan geri kaldığını gördüklerini söyledi. Anne babadan birinin sürekli çocukla kalmak zorunda olmasının çift arasında sorunlara neden olabildiğini ifade eden Toker "Bu, ailede sosyal, psikolojik sorunlara yol açıyor. Bu tip ailelerde parçalanmışlık, boşanma fazla. Bu nedenle aileleri düşünerek akşam hizmet verebilen bakım merkezi düşündük. Türkiye'de bir ilk oldu. Böylece, ebeveynler için lüks olan yemeğe, sinemaya gitmek gibi gereksinimler giderildi" diye konuştu. Toker, taleplerin fazla olduğunu kaydederek, kentin tüm ilçelerinden kendilerine başvurular olduğunu, iki gün olan hizmetin 6 güne çıkarılacağını kaydetti. 25 yaşındaki zihinsel engelli çocuğu için akşam bakım merkezinden hizmet alan Ayşe Coşkun ise çocuğuyla birlikte özellikle tiyatro, sinema gibi etkinliklere gitmekte sıkıntı yaşadıklarını belirterek, "Artık, buraya bırakıyoruz, onlar servisle eve kadar bırakabiliyor. Eşimle başbaşa kalabiliyoruz" dedi.
  4. Sakarya'nın Erenler ilçesinde felç geçirdikten sonra eşi ve çocuklarından ayrılan eski tapu memuru, yalnız yaşadığı evde yaşam mücadelesi veriyor. Akülü aracı olmadığı için 50 metrelik yolu bastonları yardımıyla yarım saatte yürüyebilen eski tapu memuru, sıcak bir aşın özlemini kuruyor. Erenler ilçesi Bağlar Mahallesi'nde kiralık bir evde tek başına yaşayan engelli Kerâmettin Mavi'nin hayatı, 20 yıl önce geçirdiği rahatsızlık sonucu alt üst oldu. Felç nedeniyle bacakları tutmayan Mavi, hastalandıktan 1 yıl sonra eşinden ve çocuklarından ayrıldı. Eşi ve çocuklarından ayrıldıktan sonra yalnız yaşamaya başlayan Mavi, 2004 yılında eşinden boşandı. 600 TL emekli maaşıyla kirada geçinmeye çalışan Mavi, boşandığı eşine her ay 100 lira nafaka ödüyor. Borçlarını ödemek için çektiği ihtiyaç kredisinin taksitleri, nafaka ve kira parasından geriye kalan 210 lirayla hayatını sürdüren Mavi'nin ihtiyaçlarını komşuları karşılıyor. Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarının da kendisini arayıp sormadığını ve ziyaretine gelmediklerini belirten Mavi, hayatını kiralık dairede tek başına sürdürdüğünü söyledi. Yıllarca fizik tedavi görmesine rağmen iyileşemediğini ifade eden Mavi, "Felç geçirdikten sonra ayaklarım tutmaz oldu. Ellerimi kullanabiliyorum. Fizik tedavi gördüm. Ancak iyileşemedim. Kaplıcalara gittiğimde azda olsa faydasını görüyorum. Fakat hastalığımın bir çaresini bulamadım." dedi. Engelinin dışında yoksullukla da mücadele ettiğini dile getiren Mavi, şunları söyledi: "Emekli maaşımla geçinmeye çalışırken ayrıldığım eşime de 100 TL nafaka veriyorum. Borçlarım sebebiyle bankadan 4 bin lira ihtiyaç kredisi çektim. Her ay 140 lira kredi taksitlerine ödüyorum. 150 lira kira veriyorum. Kredi taksiti, kira ve nafaka derken elime 210 lira kalıyor. Yemeğimi kendim yapamıyorum. Aperatif yiyeceklerle ve komşuların getirdiği yemeklerle karnımı doyuyorum. Sobamı kendim yakamıyorum." Bastonları yardımıyla dışarı çıkabildiğini ve 50 metrelik yolu yarım saatte zor yürüdüğünü söyleyen engelli adam, en büyük ihtiyacının akülü bir araç olduğunu ifade etti.
  5. Başka Bahara...( 4 bölüm ) ( Mutlaka Okuyun )

    Sayın Cemre Muhteşem güzeldi....emeğine sağlık....teşekkürler..... Not: Sayfanızı aşk hikayeleri bölümüne taşıyorum ve o bölüm de sayfayı sabitliyorum gerilerde kalmasın herkes okusun diye....
  6. Engellilere rehabilite adına hayali kayıtlar yaptığı öne sürülen okullarla ilgili iddiaları Kent Konseyi Engelliler Meclis Başkanı İbrahim Battal da doğruladı. Bu konuda daha önce yapılan şikayetler üzerine bazı merkezlere 70 bin TL’lilere bulan para cezaları verildiğini söyleyen Battal “Engelli istismarı maalesef önlenemiyor” dedi. Şikayetlerin olduğu zaman müfettişlerin okullara baskın düzenlediğini, önceden bu konuda haberli olan merkezlerin tek seans da olsa okul yüzü görmemiş çocukları sınıflara oturttuğunu, ancak; müfettiş incelemesinin ardından yeniden eski yöntemin devam ettirildiğini söyleyen Battal “Denetimler habersiz yapılmalı” dedi. Çanakkale’de köyleri dolaşıp velilere attırdıkları imza karşısında okul yüzü dahi görmeyen engelli çocuklar üzerinden kazanç elde etmeye çalışan simsarlarla ilgili haberlerin gazetemizde yayınlanması büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Engelli istismarının sadece bugüne mahsus bir durum olmadığını, geçen yıl da benzer olayların meydana geldiğini, ancak; duyarsız kalındığını söyleyen Kent Konseyi Engelliler Meclis Başkanı İbrahim Battal, devletten alınan 420 TL karşılığı köydeki engelli ailelerine 125 ile 150 TL verilerek susturulduğunu iddia etti. Şikayetlerin olduğu zaman müfettişlerin okullara baskın düzenlediğini, önceden bu konuda haberli olan merkezlerin tek seans da olsa okul yüzü görmemiş çocukları sınıflara oturttuğunu, ancak; müfettiş incelemesinin ardından yeniden eski yöntemin devam ettirildiğini söyleyen Battal “Denetimler habersiz yapılmalı” dedi.Battal, yazılı olarak yaptığı şikayet sonucu bazı merkezlere 70 bin TL’ne varan cezalar verildiğini, ancak; istismar konusunun yine de tam olarak engellenemediğini belirterek, bu konuda RAM gibi Milli Eğitim kuruluşunun içersinde olan bölümlerin de soruşturma kapsamı içersine alınması gerektiğini söyledi.
  7. Kuşadası'ndaki tek özel eğitim kurumu niteliğindeki Özel Ü. Naci Akdoğan Okulu'nun 3/A ve 3/B sınıfı öğrencileri, geçen ay törenle hizmete giren ve Aydın İl Genel Meclisinde geçen hafta alınan kararla Aydın'ın 490'ıncı köyü olarak ilan edilen Kuşadası Özürlüler Köyü'nü ziyaret etti. Özel Ü. Naci Akdoğan İlköğretim Okulu Müdürü Emine Özçam, sınıf öğretmenleri Nilay Şenöz ve Şafak Demirel, beden eğitimi öğretmeni Selin Çetin ve müzik öğretmeni Berna Ünsal ile birlikte Özürlüler Köyü'nü ziyaret eden ilköğretim okulu 3/A ve 3/B sınıfı öğrencileri, her yıl ziyaret ettikleri özürlü arkadaşlarıyla bir kez daha sohbet edip, hoşça vakit geçirme imkanı buldu. Birlikte dans edip şarkılar söyleyen öğrenciler, hazırlanan ikramları ise birlikte yediler. Özürlüler Köyündeki arkadaşlarının elleriyle yaptığı elişlerini ve üretimine başladıkları galoşları gören Özel Ü. Naci Akdoğan İlköğretim Okulu öğrencileri, özürlü arkadaşlarını kutladı. Özürlü arkadaşlarının yaptıkları elişlerinden anne ve babalarına hediyeler alan öğrenciler, arkadaşlarını kendi okullarına davet edip, mutlu bir şekilde Özürlüler Köyünden ayrıldı. Ziyaret sonrası bir açıklama yapan Kuşadası Özürlüler Derneği Başkanı Canan Güler, Özel Ü. Naci Akdoğan İlköğretim Okulu öğrencilerinin ziyaretinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, "Köyümüzde eğitim gören özürlü çocuklarımızın yaşıtlarıyla birlikte zaman geçirmesi, sosyalleşmeleri açısından büyük önem taşıyor. Bu ziyaret özürlü çocuklarımızı çok mutlu etti. Ziyareti düzenleyen okul yöneticilerine teşekkür ediyoruz" dedi.
  8. 2006 yılında yapılan yönetmelik değişikliği yüzünden 4 milyon 250 bin engelli memurluk sınavına giremeyecek. Karadeniz Engelliler Federasyonu Sözcüsü Psikolojik Danışman Hasan Tahsin Yazıcı, 2006 yılında yapılan yönetmelik değişikliği yüzünden 4 milyon 250 bin engelli memurluk sınavına giremeyeceğine dikkat çekti. Karadeniz Engelliler Federasyonu Basın Sözcüsü Psikolojik Danışman Hasan Tahsin Yazıcı, 2010 yılında devlet memurluğuna alınacak olan 38 bin engelli kadrosuna fiziksel engellilerin birçoğunun müracaat bile edemeyeceklerini söyledi. 2006 yılında yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri doğrultusunda 8,5 milyon engelliden 4 milyon 250 bin engellinin kaydının silindiğini ve artık engelli sayılmadığına dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında yayımlanan ve yürürlüğe giren yönetmelik gereğince bir ayağı olmayan fiziksel engelli birinin özür derecesinin yüzde 35, bir kolu olmayanın özür derecesi yüzde 30, her iki kalçasında çıkıklık olan fiziksel engellinin özür derecesinin yürürlükte olan sağlık kurulu raporu hesaplama yöntemine göre yüzde 19 düzeyinde olduğu bilgisini veren Hasan Tahsin Yazıcı, 2010 yılında devlet memurluğuna alınacak olan 38 bin 192 engelli içinde fiziksel engellilerin büyük bir çoğunluğunun olmayacağını, binlerce fiziksel engelli birey ve ailesi mağdur olacağını vurguladı. "2006 yılında çıkan yönetmeliğin engellilerin lehine olacak şekilde değiştirilmesi gerekmektedir" diyen Hasan Tahsin Yazıcı, "Yapılan girişimlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen bu konuda hiçbir olumlu gelişme olmamıştır. Memurluk sınavına 2006 yılında yayımlanmış olan yönetmelik hükümlerine göre alınmış yeni rapor istendiğinden özellikle fiziksel engelli bireylerin birçoğunun müracaat etme hakkı bile olmayacaktır. Çünkü birçoğunun özür derecesi yüzde 40'ın altına düşmektedir. Bu konu aynı zamanda engelli bireylerin vergi indirim belgesini almasını, emekli olmasını, özürlü maaşını alabilmesini, vergi muafiyetlerinden yararlanabilmesini, yerel yönetimlerin sağladığı çeşitli sosyal ve mali haklardan yararlanabilmesini gibi olumsuz yönde etkilemektedir" dedi. Malulen emekli olma şartlarının yönetmelik hükümlerince zorlaştırıldığı için engellilerin tek hastalık durumundan çalışma gücünün yüzde 60'ını kaybetmesi halinde malulen emekli olabildiğini ifa eden Yazıcı, "Bu durumda birçok engelli artık birden fazla engeli de olsa kolay kolay malulen emekli olamayacak anlamına gelmektedir. Bu yönetmelik hükümlerince engelli bireylerin özür dereceleri hesaplanırken Balthazar yöntemi denilen bir hesaplama tekniği getirilerek engellilerin özür dereceleri daha da aşağıya çekilmiştir. Milyonlarca engelli olumlu gelişmeleri beklemektedir" diye konuştu. Yazıcı, engellilerin beklentiye girdiğini ve 2010 yılındaki memurluk sınavına fiziksel engellilerin de diğer engelli guruplar gibi rahatça başvurabilmesi için bu değişikliğin yapılmasının şart olduğunu vurguladı.
  9. Koy Beni Sensizliğine...

    Sayın zeynepkrtas Güzeldi....emeğine sağlık....teşekkürler.... Kalmadı bende sen artık Ama kaldıysa sende ben Ne olur at onu da mezarlığına… Dedim yanlış bu zaman Dedim uyandırmayın yüreğimi…
  10. Olamam ki...

    Sayın zeynepkrtas Güzeldi....emeğine sağlık....teşekkürler..... Ne keder...., Ne hüznü...., Ne düşleri...., Ben sensiz düşünememki,
  11. Sayın ahmet_t12 Evet sizin de dediğiniz gibi engelli maaşı hiçbir sigortası olmayana veriliyor....babadan ssk'lıyım ve engelli maaşı vermek için ssk'mı iptal ediceklerdi ama ben engelli maaşından vaz geçtim....3 ayda verilen engelli maaşı çok az hiçbir işe yaramaz....ama ssk çok önemli.... Azıcık engelli maaşı için ssk'dan vaz geçmemelerini tavsiye ederim....
  12. Bir gün İslam dünyasının en büyük kutuplarından (Kutbül-ârifînden olan) Muhyittîn-i Arabî Hazretleri kabristan ziyaretinde bulunduğu sırada küçük bir çocuğun bir mezarın üzerine kapanıp hüngür hüngür ağladığını görür. Allah dostu büyük evliya Muhitîni Arabî Hazretleri o çocuğun neden ağladığını bildiği halde yinede ona ağlamasının sebebini sorar. Çocuk bu mezarda annem yatıyor ve burada ona azap ediyorlar büyük işkence görüyor der. Bunun üzerine Muhyittîni Arabî Hz.leri Yarabbi, Bu mezarda Cehennem ateşi var. Hadîsi Şerifte Kendisi için veya bir başka Müslüman için yetmiş bin kelime-i tevhit okuyanın günahları affolunur buyuruluyor. Yetmiş bin Kelime-i Tevhid okumuştum ve sevabını kimseye bağışlamamıştım, bu kadının günahlarının affı için bağışlıyorum dedikten sonra, o ağlayan feryad eden çocuk birden sevinç ve neşeye boğulur ve koşarak gelir Muhyittînin Arabî Hazretlerini boynuna sarılarak annemi affettiler der. Bunun üzerine İbni Arabî Hazretleride Allaha şükürler olsun, bu gühahkar kadın Kelime-i Tehlil (Tevhid) sayesinde günahtan ve büyük azaptan kurtuldu der. İhlas; Kelime-i Tevhidi ihlasla zikreden kimse kısa zamanda kelime-i tevhidin meyvesini toplamaya başlar. Yalnız zikirde ihlas çok önemlidir. İhlas riyakarlığın zıddıdır. Allah ayeti kerimelerde ve hadisi şeriflerde; İhlasla ibadet edin. Allah ancak ihlasla yapılan ibadetleri (amelleri) kabul eder ihlasla yapılan az amel (az bile olsa) kıyamet günü sana yetişir (seni bulur.) buyuruluyor. İbadetlerini ihlasla yapanlara müjdeler olsun. Onlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler. İhlasla yapılan zikir ve ibadetler; kişide bulunan nefsi emareyi (nefsinin arzu ve isteklerine kendisini kaptırmış kimselerdeki hayvani nefsi) yok eder ve insanı ulviyet mertebesine yükseltir. Böylece kalbindeki şehevâni duygular yavaş yavaş sönmeye başlar ve dili Allahı zikrederken kalbide şeytanî şeylerle meşgul olmaz. Özü ve sözü bir olur. Fikri ne ise zikri de öyledir. Yani sadece kuru kuruya Lâ ilâhe illallah kelimesini tekrarlamak yeterli değildir. Önemli bir hususta Kelime-i Tevhitte Allahı zikrederken onun Rasûlünü de şüphesiz tastik ediyoruz. Nitekim Allahu Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de: "Rasûlullah size ne getirdiyse onu alınız, kabul ediniz. Size neyi de yasaklıyorsa, onu yapmaktan vazgeçiniz" buyurmaktadır. (el-Haşr, 59/7) Hal böyle olunca da Lâ ilâhe illallah kelimesinin ifade ettiği manayı hayatının her sahasında yaşamalı ve ayet ve hadislerin mantığınca, iyiliği emredip kötülüklerdende hayatının her anında sakınılmalıdır. (emri bir marûf ve nehyi anil münker) Yüce Allah (c.c.), Kur'ân-ı Kerîm'de ihlas ve tevhidden uzaklaşıp nefsi emmare ile hareket eden kimseler için: "And olsun ki, cin ve insanların çoğu cehennemliktir. Onların kalpleri vardır ki fehm edemezler (anlayamazlar) ve onların gözleri vardır, ama gerçeği göremezler ve onların kulakları vardır, gerçeği anlayıp (dinleyip) idrâk edemezler. İşte onlar aşağılıktır. Belki de onlar, hayvandan daha aşağı mertebededirler. Onlar gaflet uykusundadırlar" buyurur. (Araf Suresi Ayet 179) Bunu, bir de Şeyhü'l Ekber Muhyiddîn-i Arabî Hazretleri'nin şu güzel ve zengin sözleriyle açıklayalım: Evvel tevhîd ile mürşid ilminden Kurtulasın emmârenin elinden Hemen durma tevhîd getir dilinden Erişir canına feyz-i Hûda'nın Sabır; Yaptığımız zikirde sabır çok önemlidir. Zikir çektikten bir müddet sonra bir sıkıntı ile karşılaştığımızda zikir bize fayda vermedi diye düşünmemeliyiz. Zikri Allahı sevip ona bağlılığımızın bir ifadesi olarak düşünmeli ve Eyüp A.S sabrını kendimize şiar edinmeliyiz. (Eyüp peygamberin vücudunu kurtlar istila etmişlerdi de Eyüp A.S hep bu Yüce Mevlamın bir imtihanıdır deyip sabırla ibadetine devam etmişti. Tâki kurtlardan birisi kalbine yaklaşınca Allahü Teâlâ Eyüp A.S'a Yâ Eyüp şikayetçimisin diye sorunca; Yarabbi şikayetçi değilim ama bir kurt kalbime yaklaştı. Eğer o kurt kalbimi parçalarsa ben nasıl sana ibadet edebilirim. Nasıl seninle (mana âleminde) muhabbet edebilirim bu durumdan endişe duyuyorum demişti. Temizlik; Mesela; bir devlet büyüğünü evimize davet edeceğimiz zaman evimizi güzelce pırıl pırıl temizler, çeki düzen veririz. Öyleyse Yüce Mevlayı da zikirle davet ediyorsak; önce kalbimizi, beynimizi manevi kirlerden temizledikten sonra bedenimizi ve bulunduğumuz mekanı da tertemiz tutmalıyız. Çünkü biliyoruz ki Yüce Mevlâ ihtişama bir devlet büyüğünden çok daha fazla layıktır. ALINTI
  13. Avucunuzu Açmayı Denediniz Mi....?

    Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır,yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapmış el,bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama, kaçamaz aslında bu maymunun tutsak eden hiçbir şey yoktur onu sadece,onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde aç gözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür. Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır !!! ALINTI
  14. Bir İnsana Ses Olmak

    Avrupa’dan sonra Amerika’da da hayatın engellilere göre tanzim edildiğine şahit olduk. Sanki merkezde onlar var. Evin giriş-çıkışından kaldırımlara kadar her şey engelliye göre tanzim edilmiş. Lokantalar, alış-veriş merkezleri hep öyle. Hiçbir yerde lavabo sıkıntısı çekmiyorlar. Hedef bu insanların kendi ihtiyaçlarını kendileri görebilmeleri. Küsmemeleri. Üretime iştiraklerinin devam etmesi. Bizde engelliler çok uzun seneler fark edilmedi. Görme engelli, duyma engelli, işitme engelli, konuşma engelli, zekâ engelli birçok engellimiz var. Bazıları doğuştan, bazıları kazazede. Trafik ve terör engelli sayısını devamlı çoğaltmakta. Nüfusun en az yüzde 10’u engelli. Gerçek bu olduğu hâlde engellimiz, ağır ihmallere uğramış. Rehabilitasyon merkezlerimiz yok. Oralarda tecrübeli terapistler yok. Havuz, araç-gereç yok. Halbuki bu vatandaşlarımızın sosyal hayata intibakı böylece olur. İBB başta olmak üzere istisnasız bütün belediyeler, bina ruhsatı verirken tıpkı modern ülkelerde olduğu gibi engellinin düşünülmüş olmasını şart koşmalı, kendileri de kaldırımları, yolları, umumi tuvaletleri buna göre tanzim etmelidir. Sosyal devlet, aile ile engelliyi baş başa bırakan devlet değildir. Türkiye gazetemizde Engelsiz Sayfayı açan arkadaşlarımız fazlasıyla teşekküre layıktır. İnşallah bu Engelsiz, Çevre, Gençlik gibi sayfalar ileride haftalık ilaveler de olur. Veya hepsi bir ilavede toplanır. Çarşamba günü Engelsiz Sayfamızdan yükselen bir çığlık dikkatimizi çekti. Perizat Altınay isminde İstanbul Araştırmacısı bir okuyucumuz, aynı zamanda Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin de müdavimiymiş. Burada göremeyenler/âmâlar için bir gönüllü grup oluşturarak bir zaman CD’ler doldurmuşlar. Ses kayıtlarını görme imkânına malik olamayanlar dinleyip istifade ediyorlarmış. Fakat gönüllü topluluğu dağılmış. Böyle bir hizmet de bitme noktasına gelmiş... Sıkıntı 3 alandaymış: Seslendiren sıkıntısı. CD temini. CD’nin engelliye gönderilmesi için kargo ücreti... Pes yahu!.. Şu devirde bunların mesele olması tek kelimeyle üzüntü vericidir. Kültür Bakanlığı ne güne duruyor? Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün bütçesi yok mu? İBB için bunlar masraf kalemine bile girmez. Biz hem Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay’dan ve hem de İBB Başkanımız Kadir Topbaş’tan telefon bekliyoruz. Sağlık Bakanlığı da bu konuya eğilmeli. Türkiye, çevre ülkeler için bir rehabilitasyon merkezi haline getirilmelidir. Perizat Altınay’ın bir de teklifi var. “Yayınevleri kitapları CD ile birlikte yayınlasınlar” diyor. İşte buradan BKY-Babıali Kültür Yayıncılığı yöneticilerine talimat veriyorum. Her kitap için olmasa bile bu fikir, belli başlı kitaplarda hayata geçecektir. Hiçbir mazeret kabulümüz değildir. Hayatın en büyük engeli mazeret üretmektir. İlk fırsatta inşallah kendimiz de seslendirme yapacağız.
  15. Devlerin Aşkı Büyük Olur....!

    Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz... Kes ki, matemlerle, kederlerle örülmüş bir girdaba düşmüş omuzlar, seni taşıyamayacak kadar yorgun... Geçmiş vakitlerin ruhunun ağırlığıyla zaten bitap düşmüş bu mahkum, ağaç kurtlarının yiyip bitirdiği gövdesiyle ümitsizlik okyanusunda zillet ve boyun eğiş mücadelesine devam ediyor çünkü... Sus işte, sus terennümlerinde aşkın yeri olmasın, acem aşiran nağmelerin derin sükuta bırakmasın yerini... Ey kalbim bana hatırlatma, kahkaha ve neşe sedalarını, kaygılara, korkulara, onulmaz bekleyişlere, kahredici ateşlere dönüştürme... Yakma içimi ve sis bulutlarının içine defnetme hülyalarımı... İnceden inceye 'gel' diyen davetkar sesinin tınılarıyla bir ince gırnap gibi sarılma boğazıma... Pusu kurarak bed yüzlü çehrelerle çıkma karşıma, fecir yüzlü sevdaların tuzağına düşürme beni... Parmakuçlarında yanaşma yanıma, nüfuz ederek melan kolime, kapama gözkapaklarımı gizli parmaklarınla... Sus, sus ki, dehşetli rüyaların esiri olmayayım, zan ve vehim peçesiyle sarmalanmış ruhumu bırakmayayım alışmadığı yerlere... O yerler ki, vahaların serin ılgıtıyla, gülşenlerin ıtırlanmış kokusuyla evli de olsa bir garip kalır burada... Bırak, bırak ki, ruhumun sabahı eceliyle yaşıt olsun. Sus yüreğim, haykırma, cezbolma güzelliklere... Onlar ki, gecenin medcezirine ibtila olur, ardından gider, sonra döner pervane olurlar ışığa, yok oluşa... Sen ey kalbim, idrakimin köşe bucağında suskunlaşmış bir düşünce olarak kal... Ebediyette ölümle hayatın zifafa girdiği gecelerin kanatlarına takılınca dalgalanma birdenbire, tutuşma... Özgürlüğüme göz koyma, koyu renkli sevdaların albenisine bahtsızca at sürme, ayartma hayallerimi ve sızlatma kıyımı bucağımı gözalıcı vaadlerle... Yakarışlar, senin nidandır yüreğim... Kalk ve sakince yürü kalabalığın ardı sıra... Heyhat yüreğim, dövünmelerim özlemlerini teskin etmiyor, gözyaşlarım susuzluğunu dindirmiyor, hüzünlerim depremlerini bitirmiyor ve görüyorum ki, sahnesiz trajedim senin oyun hevesini al aşağı etmiyor. Cemreler düşüyor sana güneş her uyandığında, gülümsediğinde... Umutların arkasına türkü yakıyorsun ve kutsal sevdalar ummanına yelken açmayı hayal ediyor, bekliyorsun. Gurbetleri gömüyor okyanuslara, sılayı düşlüyorsun.. Ve sen ey kalbim çığlıkların tükenmiyor bir türlü, sesleniyor, haykırıyor, bağırıyor, istiyorsun! Git o halde, azad ettim seni... Müebbet sevdaların gamlı hazanına koş... Nisan ovalarının menekşe kokularına karış... Yokol sevda çimenlerinde.. Ve kalbim, ey kalbim... Değecekse eğer karanfillere git oraya... Kanlı tırnaklarınla kazı aşkını taşlara... Bir daha çıkmamacasına, ölesiye kazı onu... Kazı ve haykır aleme, "Devlerin aşkı büyük olur" ALINTI
  16. Yeni Bir Hayat

    Sayın nasip53 Geçmiş olsun ve Allah size razı olacağı bir dünya hayatı ahlakı yaşatıp ebediyette razı olduğu kullar arasına alır inşallah.....
  17. Benim de gözümde canlandı korku filmi gibi.... Sayın lovest42 Geçmiş olsun....kader değişmez ve sebepleriyle yaşanır....hepimizin engelli olmasının farkı sebepleri var....Allah hepimizin sabrını gücünü arttırsın yar ve yardımcımız olsun....inşallah sabır şükür ve güzel ahlak ile ebediyeti kazananlardan oluruz....
  18. Sayın kalpsizim_85 Geçmiş olsun ve Allah ailenizi sizden alıp ayırmasın inşallah.....ve Allah bütün üzüntülerinizin beterinden korusun inşallah....
  19. Sayın ma1767 Öncelikle omurilik felçlileri ailesine hoş geldiniz.... Geçmiş olsun çok üzüldüm....sanki cümleler boğazıma tıkandı ne diyeceğimi bilemiyorum.... Allah'ın en büyük sınavlarından biri sağlık sınavı....hem sağlığını kayıp edene hemde çevresindeki insanlara....ve dünya'da her geçen gün engelli insan sayısı artmakta....engelli yaşamını ise cümlelerle ifade etmek mümkün değil....zaman ilerledikçe Türkiye gibi bir ülkede yaşanan engelli zorluklarını daha iyi anlıycaksınız.... Maddiyat sorunu yaşamak zordur ama çözümlenir ve yüreklerde ruhlarda acı iz bırakmaz....yani hem siz hemde çevrenizdeki herkes her konu da her zaman kız kardeşinize çok iyi moral olmanızı ona engelli insan olduğunu hiçbir konu da hissettirmemenizi tavsiye ediyorum....bütün sağlıklı insanlar empati kurup kendilerini engelli insanların yerine koyarak düşünürlerse daha iyi anlarlar....ama ne kadar da anlasalar anlayabildikleri %30 olur....çünkü yaşamak bambaşkadır.... Ben çocuk felci sebebiyle yürüyen engelliyim ve omurilik felci olan insanların kullandıkları hiçbirşeyi kullanmıyorum....yani yaşamadığım için yardımcı olamıyorum....ama burda ki diğer insanlar size yardımcı olurlar.... Ayrıca kız kardeşinizin de aramıza katılmasını isteriz....aramızda olursa kendisini daha iyi hissedecektir.... Allah Bütün Engelli İnsanların Yar Ve Yardımcısı Olsun İnşallah....
  20. Omurilik felçlileri ailesi Hepinize Teşekkür Ederim....
  21. Avuç İçlerine Göm Yokluğumu

    Sayın Cemre Çok güzeldi....emeğine sağlık....teşekkürler.... Melekleri kıskandıracak kadar naif ve bir o kadar görünmez kanatlarım vardır benim. Buz gibi soğuk bir uçurum kenarında tek başıma ölüme hazırlanırım masumca. İki dudağının arasındadır ölüm sebebim. Sarfetme ne olur. Düşlerim batık bir gemi iken itme beni uçurumlara.
  22. Özledin Beni

    Sayın Cemre Çok güzeldi....emeğine sağlık....teşekkürler.... Bir de o sımsıcak gülüşünü Avuçlarımı senin hayalinle ısıttım o kupkuru kış ayazlarında Ne çilingir sözler açıyor kalbimi ne de anahtar eller Bir de doğmuyor artık güneşler sabahlarıma özledim seni birtanem
  23. Engelliler ve Aileleri Derneği Genel Başkanı Ömer Yazıcı, ülkede 4 milyon 250 bin engellinin kaydının silindiğini söyleyerek, "Sağlık Bakanlığı'nın politikaları ile hükümet politikaları örtüşmüyor. Kaydı silinen engellilerin ne şekilde istihdam edileceği konusunda büyük endişe duyuyoruz" dedi. Engelliler ve Aileleri Derneği Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Ömer Yazıcı, hükümetin 2010 yılı içerisinde kamu kuruluşlarına istihdamını planladığı 38 bin 192 engellinin bulunduğunu hatırlattı. Yazıcı, "Ülkemizde 4 milyon 250 bin engellinin kaydı silinmiştir. Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin sağlık kurulu raporlarında, 8,5 milyon engellinin yarısı kayıtlardan silinmiş ve artık engelli sayılmamaktadır. Bir ayağı olmayan yüzde 35, bir kolu olmayan yüzde 30, her iki kalçasında çıkıklık var ise şu anda yürürlükte bulunan sağlık kurul raporu hesaplama yöntemine göre yüzde 19 düzeylerinde rapor verilmektedir. Hangi engellinin nerede ve ne şekilde istihdam edileceğinden büyük endişe duyuyoruz. Siz hükümet olarak yaptığınız bu uygulamalar ile raporların derecesini düşürerek istihdam edilebilecek engelli bireylerimizin engel oranını yüzde 40 olan kriterin altına ötelemiş ve engelli statüsünden çıkarmış bulunmaktasınız. Bununla da bitmiyor; yukarıda bahsetmiş olduğumuz bir ayağı, bir gözü olmayan yada görmeyen, bir eli olmayan veya iki kalçasında da çıkıklık ve kısalık olan gibi engellilerimize yüzde 40'lık kriterin altında rapor vermek sureti ile elinde bulunan vergi muafiyetleri, malulen emeklilik hakları, toplu taşım indirim ve muafiyetleri, ÖTV ve MTV muafiyetleri, 2022 sayılı özürlü maaşları mahalli idarelerin engellilere sağladığı çeşitli sosyal hak ve yardımları da ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Siz sayın hükümet yetkilileri, engellilerimizin ellerinden almış olduğunuz bu haklar, yapmış olduğunuz engelli vatandaşlarımıza destek açıklamaları ile örtüşmemektedir, Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ'ın iki dönemdir bakanlık makamını yürüttüğü görev süresi içerisinde bahsi geçen yönetmeliği nasıl kabul edip destekleyerek engellilerin mağdur olmasına sebep olduğu tarafımızca düşündürücü bulunmuştur" ifadelerini kullandı. "Engellinin ahını alanın yüzü her iki cihanda gülmez" diyen Genel Başkan Yazıcı, uygulamanın düzeltilmesi gerektiğini belirtti.
  24. Beklesemde......

    <object width="400" height="300"> <param name="allowfullscreen" value="true" /> <param name="allowscriptaccess" value="always" /> <param name="movie" value=http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=463948 /> <embed src=http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=463948 wmode="window" bgcolor="#000000" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" menu="false" scale="noScale" width="400" height="300" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object><p><a href=http://www.izlesene.com/video/muzik-muzik----beklesemde--cok-super-bir-ask-sarkisi-amator/463948 target="_blank" title="müzik - beklesemde ... Çok süper bir aşk Şarkısı amatÖr">müzik - beklesemde ... Çok süper bir aşk Şarkısı amatÖr</a> | <a href=http://www.izlesene.com target="_blank" title="izlesene">izlesene.com</a></p>
  25. Muhteşem Duygusal

    <object width="400" height="300"> <param name="allowfullscreen" value="true" /> <param name="allowscriptaccess" value="always" /> <param name="movie" value=http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=572359 /> <embed src=http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=572359 wmode="window" bgcolor="#000000" allowfullscreen="true" allowscriptaccess="always" menu="false" scale="noScale" width="400" height="300" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object><p><a href=http://www.izlesene.com/video/muzik-muzik----muhtesem-bir-sarki-duygusal/572359 target="_blank" title="müzik - mühteşem bir Şarkı duygusal">müzik - mühteşem bir Şarkı duygusal</a> | <a href=http://www.izlesene.com target="_blank" title="izlesene">izlesene.com</a></p>